Zeytinburnundaki Kazakların tarihi
Bu semtte Kazak mutfağının eşssiz lezzetlerini tadabilir, Abay Kunanbayev'in adını taşıyan meydanda yürüyüş yapabilir ve hatta bir yerlerde Kazakça konuşmakta olan insanlar ile karşılaşabilirsiniz.
Zeytinburnu – İstanbul’da yerli etnik Kazakların yaşadığı bir semt. Ayrıca bu dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’a, birçok Kazakistanlı hemşerilerimiz de çeşitli sebeplerden ötürü taşınmışlar ve çalışmaktalar, Tengrinews.kz muhabirinin Zeytinburnu sakinleri ile gerçekleştirdiği bu ilgi çekici röportajı sizler ile paylaşıyoruz.
Zeytinburnu sanki İstanbul şehrinin içinde yerleşmiş mini bir şehir görünümünde. Burada hemen hemen ihtiyacınız olan herşey mevcut: alışveriş merkezleri, restoranlar, sokaklar, yerel pazarlar ve daha bir çok mağaza. İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan ilçenin tarihçesine göz attığımızda, buradaki ilk yerleşimcilerin Roma İmparatorluğu’nun sonrası ortaya çıktıkları belirtilmekte.
Semt bir zamanlar adından da anlaşılabileceği gibi “zeytin” agaçları ile ünlü olduğu ve denize olan kıyıları sanki bir burun yapısını andırdığı için bu iki isimin birleşimden semt adının ortaya çıktığı düşünülmekte.
“Adım Abdulgappar ve 70 yaşındayım”
Zeytinburnu meydanından çok da uzak olmayan bir sokakta tanıştığımız Kazak atamızın hikayesi tam da bu cümle ile başlıyor.
“Atalarım Jetisay’dan (Türkistan bölgesindeki bir şehir). Annem ve babam 1930’larda Kazakistan’daki yaşanan kıtlık sırasında Afganistan’a göç etti ve oradan sonra da Pakistan’a gittiler.
1982’de zamanın Türk hükümetinin daveti ile Pakistan’dan Türkiye’ye iltica ettik. O zamanlar 30 yaşındaydım. Türkiye’ye karım ve çocuklarımla birlikte geldim, anne ve babam ise hayatlarını kaybetmişlerdi.”
Artık Bir ayağımız Türkiye’de diğer ise ayağımız Kazakistan’da
Kazakça, Afganca ve Farsça dillerini biliyorum. Türkiye’ye ilk göç ettiğimizden beri burada Zeytinburnu’nda yaşamaktayım. 2000 yılında oğullarım Almatı’ya taşındılar. Onları ziyaret etmek için her yıl uçak ile Kazakistan’a gidip geliyorum.
Yılın yarısını Kazakistan’da, kalan yarısını ise Türkiye’de geçiriyorum. Daha üç ay önce Kazakistan’daydım. Kızlarım da var ve aileleri ile birlikte Zeytinburnun’da yaşamaktalar. Bundan dolayı yılın bir vakiti orada, bir vakiti burada yaşamaktayım.
Önceleri deri ceket ve koyun derisi paltolar dikip ticareti ile uğraşıyordum. Şu an ise emekliyim
Türkiye’de çalıştığınız yere ve süreye göre emekli maaşları değişiyor. 5 bin TL (129 bin tenge) ile 10 bin TL (yaklaşık 258 bin tenge) ‘ye kadar alanlar var. Mesela ben bağkur emeklisiyim ve bu yüzden devlet emeklilerinden daha az emekli maaşı alıyorum.”
Abdulgappar Ata, Zeytinburnu’nda istediğiniz zaman iletişime geçebileceğiniz bir Kazak topluluğu olduğunu da bizlere aktardı. Buradaki Kazakların çeşitli sorunları yada topluluğa ait istek ve talepler olduğunda, bu yerdeki aksakal veya ilgili kişiler ile irtibata geçmekteler. Mesela evraklar ile ilgili sorunlar yaşamaktaysanız, Kazak Türkleri vakfından yardım ve destek alınabileceğini ilettiler.
Burada her şey Kazakistan’ı hatırlatıyor.
Ve sıradaki kahramanlarımız ile bir Kazak restoranında buluşuyoruz. Evet, İstanbul’un göbeğinde bir Kazak restoranı var!
Şanırak restoranı Kazak mutfağından dem almak isteyenlerin uğrak yeri.
Restoran içerisi çeşitli afişler süslenmiş ve hepsinin ayrı bir anısı var.
“Atalarım, Kazak batırı Ospan Batır’ın o zamanki Çin Komünist rejimine karşı çıkmasından sonra Barköl’ü (Çin’in Altay bölgesinde bulunan bir şehri) terk etmişler. Sonrasında ailesi, arkdaşları ve akrabaları ile Hindistan’a göç etmek zorunda kalmışlar. Bu zorlu göçte Himalaya dağlarını geçerek Pakistan’a kadar ulaşmışlar. .
1950’lerde o zaman ki Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Kazakların Türkiye’ye göç etmesi ve yerleştirilmesine ilişkin kararnamesinin çıkmasıyla aile bireyleri ile beraber İstanbul’a gelmişler ve buraya Zeytinburnu ilçesine yerleşmişler. Kazaklar ve Türkler zaten kardeş halklar. Ben ve buradaki Kazaklar Türkiye’de doğduk ve büyüdük.
1968’de, içlerinde Kazaklar da olmak üzere Türkiye’den bir çok insan Avrupa’ya çalışmaya gittiler ve orada kaldılar. Şimdi birçok akrabamız Avrupa’da yaşamaktalar (özellikle Almanya’da), Yazları Türkiye’yi ziyarete geliyorlar. Bu arada torunlarıma Kazak isimleri olan Arman ve Erkin isimlerini verdik.”
Tellahaddin ve oğlu Tunahan, yüksek katlı konut inşa eden bir inşaat firmasında çalışıyorlar.
Röportajımıza Tellahaddin’beyin gelini Roza hanım ile devam ediyoruz, kendisi Moğolistan Kazaklarından,
“Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın kararnamesi ile yurtdışındaki Kazak gençleri Kazakistan’da üniversite eğitimi alma fırsatı buldular. Ben Moğolistan’dan Almatı’ya okumak için gitmiştim ve müstakbel kocam ise o sırada Türkiye’den gelmişti.
Yabancı öğrencilerden oluşan bir sınıfta beraber okuduk. Sonrasında tanıştık ve aşık olup birlikte aile kurmaya karar veredik. Düğünümüz Kazakistan’da oldu, eşimin ailesi düğünümüze geldi.
2008’de kriz döneminde eşim ile Türkiye’ye gittik ve o zamandan beri de İstanbul’da, Küçükçekmece ilçesinde yaşıyoruz.
Roza, uluslararası ilişkiler mezunu ve şu an İstinye Üniversite Hastanesi’nde koordinatör olarak çalışmakta. Moğolistan’dan tedavi görmek için gelen insanlara, burada kalacaklara otellere yerleşmelerine, doktorlardan randevu almalarına ve diğer süreçlerde yardımcı olmakta. Ayrıca belirtelim Rosa’nın anadili gibi Moğolca konuşabiliyor.
Gelecek Röportajda ise devamında Kazakistan’dan gelenlerin hikayeleri kulak vereceğiz.