Tarihe geçen zafer: Kıbrıs Barış Harekatı
20 Temmuz Kıbrıs Türklerinin yeniden doğuşu olarak tarihe geçti. Rumların Ada'da Türklere karşı uyguladığı baskı ve zulme son vermek amacıyla da 48 yıl önce bugün Kıbrıs Barış Harekatı düzenlendi. Peki, 20 Temmuz 1974'te başlatılan harekat sürecine nasıl gelindi?
20 Temmuz, Kıbrıs Türkleri için varoluş mücadelesinin en önemli günlerinden biri.
Akdeniz’deki konumu nedeniyle tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olan Kıbrıs, 1571’de Osmanlı Devleti tarafından fethedildi. 3 yüzyıldan uzun süre Osmanlı toprağı oldu. Ancak 93 Harbi’nde Osmanlı’nın Ruslara yenilmesiyle her şey değişti. İngiltere’nin desteğini almak isteyen Osmanlı, 1878’de Berlin Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmaya göre ada toprağı Osmanlı’da kalacak ancak idari kontrol İngiltere’de olacaktı.
Kıbrıs Devleti kuruldu
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nda İngiltere ve müttefiklerine karşı Almanya’nın yanında yer aldı. Yenilgi, Kıbrıs’ı da etkiledi. İngiltere, 5 Kasım 1914’te Ada’yı ilhak ettiğini açıkladı. I. Dünya Savaşı sonunda yapılan Lozan Barış Antlaşması’yla Kıbrıs, tamamen İngilizlerin kontrolüne girdi.
Ada’da 1974 harekatına giden sürecin ilk adımları 1950’li yıllarda atıldı. Rumlar, Yunanistan’a katılmak için birtakım faaliyetlere girişti. Böylece Türkiye, meseleye dahil oldu. Ada’da iki toplumlu Kıbrıs Devleti’nin kurulması için harekete geçildi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yürüttüğü görüşmeler sonucunda 1959 yılında Türk ve Rum halklarının ortak yönetecekleri bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kabul edildi. Varılan mutabakata göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülkeler oldu. Yani Kıbrıs’ta anayasal düzeni bozmaya yönelik herhangi bir girişimde, söz konusu üç devlete müdahale yetkisi verildi.
Kanlı Noel olayı
Kıbrıs Devleti kuruldu ama umulan barış bir türlü gelmedi. Çünkü Rum siyasetçiler, Yunanistan’la birleşme amacından hiç vazgeçmedi. Rumların bu yolda örgütlenerek harekete geçmesi çok sürmedi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilen Makarios öncülüğünde kurulan EOKA (Kıbrıs Milli Mücadele Örgütü) adlı Rum örgütü, Türklere karşı saldırılara başladı.
Bu saldırıların en kanlısı ise 1963 Aralık ayında düzenlendi. Saldırı, tarihe “Kanlı Noel” adıyla geçecek kadar vahşiydi. Yüzlerce Türk bir gecede katledildi. Her geçen gün artan olaylara Türkiye kayıtsız kalmadı. Türk savaş uçakları, Lefkoşa üzerinde uçarak Rumlara ilk mesajı verdi.
Ada’da artan karmaşa üzerine Birleşmiş Milletler (BM) devreye girerek kontrolü sağlamaya çalıştı. BM’in müdahalesine rağmen Rumlar, saldırılarına devam etti. Garantör devletlerden biri olan İngiltere ise herhangi bir müdahalede bulunmadı.
Türk halkına zulüm
Saldırıların artması üzerine Türkiye Ada’ya müdahale hazırlığına başladı. 1964’te İsmet İnönü Hükümeti, TBMM’den Kıbrıs’a müdahale yetkisi aldı. Hükümet, 7 Haziran’da Ada’ya müdahale edeceğini duyurdu. Ancak ABD devreye girmekte gecikmedi. ABD Başkanı Lyndon Baines Johnson, 5 Haziran’da İsmet İnönü’ye mektup yazdı. Tarihe “Johnson Mektubu” olarak geçen mesajda Türkiye’den harekattan vazgeçmesi istendi. ABD’den gelen açık tehdit üzerine Kıbrıs’a müdahale planı rafa kaldırıldı.
Harekattan vazgeçilmesi ile EOKA’nın faaliyetleri daha da cüretkar oldu. Özellikle 1967’den itibaren Türklere karşı olan baskı gitgide artırıldı. Katliamlar yeniden başladı. Zorunlu göçlerle Türk halkı Ada’nın yüzde 3’lük kısmına sıkıştırıldı.
Cuntacı Albay Nikos Sampson, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta kanlı bir darbe yaptı. Amacı, Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlanma hayali olan ‘Enosis’in gerçekleştirilmesiydi.
Bunun anlamı adadan Türk varlığını silmekti.
“Yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz”
Açıkça büyük bir soykırımı hedefleyen bu darbeye karşı Türkiye derhal harekete geçti. Uluslararası baskılara rağmen Türkiye, garantörlük hakkını kullanmakta tereddüt etmedi.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz” sözleriyle duyurdu.
Kıbrıs Barış harekatı 20 Temmuz günü sabahın ilk ışıklarıyla başladı. Türk askeri saat 06.05 sularında adaya ayak bastı.
Havadan ve denizden Kıbrıs’a çıkan Türk askeri, Kıbrıslı Türk Mücahitlerle omuz omuza çarpışarak Kıbrıs Türk halkının kurtarıcısı oldu.
“Ayşe tatile çıksın”
Türkiye, harekatı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararına uyarak 22 Temmuz 1974’te durdurdu. Yine BM Güvenlik Konseyi’nin kararına göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere bir araya gelerek Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmelere başladı. Temmuz ayının sonunda başlayan Cenevre görüşmeleri sonuçsuz kalınca harekatın ikinci bölümü “Ayşe tatile çıksın” parolası ile, 13 Ağustos’u 14 Ağustos’a bağlayan gece hayata geçirildi.
Ayşe, Cenevre konferansına katılan dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızının adıydı ve görüşmelerden sonuç çıkmayacağının, operasyon için vakit kaybedilmemesi gerektiğinin işaretiydi.
Rum milisler yüzlerce sivili katletti
Rum ordusu destekli milisler geri çekilirken, kuşatmaya aldıkları Türk köylerinde insanlık dışı katliamlara imza attı. Taşkent, Atlılar, Muratağa, Sandallar köylerinde tamamı kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yüzlerce masum sivil katledilmiş ve toplu mezarlara gömülmüştü.
Öyle büyük vahşete imza atılmıştı ki katledilen sivillerin kimlik tespitinin yapılarak şehitliklere gömülmesi bugün bile devam ediyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu
18 Ağustos’ta sona eren Barış Harekatı ile Türk askeri büyük başarı kazandı ve adada barış dönemi başlamış oldu.
Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türk ordusu, 498 şehit verdi. Kıbrıs Türk tarafı ise, harekatta 70’i mücahit, 270 kişiyi kaybetti. Kıbrıs Türklerinin genel olarak verdiği şehit sayısı ise 1672 olarak kayıtlara geçti.
Sonuçta harekat sayesinde Kıbrıs’ın bugünkü sınırları çizildi. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Rauf Denktaş, Federe Devlet ve Meclis Başkanı oldu. 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşu dünyaya ilan edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı da yine Rauf Denktaş oldu.