Sempozyum kapsamında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Uluslararası Medya Koordinatörü Doğan Eşkinat moderatörlüğünde, “Yeni Yüzyılda Enerjide İşbirliği” paneli gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Türksoy, sürekli yükseliş trendinde olan doğal gazın, öngörülere göre 2035’te petrolü geçerek dünyanın birincil enerji kaynağı haline geleceğini söyledi.
Türkiye’de günde yaklaşık 1 milyon varil petrol tüketildiğini aktaran Türksoy, “Bunun yaklaşık 700 bin varilini ham petrol olarak tüketiyoruz. Tükettiğimiz ham petrolün sadece yüzde 10’unu kendi ülkemizde üretebiliyoruz. Yüzde 90’ını ithal etmek durumundayız. Doğal gazda durum biraz daha dramatik. Doğal gazda 55-60 milyar metreküp civarında bir tüketimimiz var. Avrupa’nın 4’üncü en büyük doğal gaz tüketicisi konumundayız. Maalesef şu an için bu doğal gazın neredeyse tamamını ithal etmek durumundayız.” dedi.
TPAO’nun, Türkiye’nin yurt dışında en çok yatırım yapan şirketi konumunda olduğunu aktaran Türksoy, geçen yıl 150 kuyu kazdıklarını, bu rakamın, kuruluşlarından itibaren bir yıldaki en yüksek kuyu sayısı olduğunu ve bu yıl bu rakamı da geçeceklerini kaydetti.
“Orada yaptığımız keşif, bugüne kadar Türkiye’de yapılmış en büyük keşif”
Kuyu kazma dışında yaptıkları keşiflere değinen Türksoy, şöyle konuştu:
“Burada çok önemli iki keşiften bahsetmek istiyorum. Türkiye-Suriye sınırında Şehit Esma Çevik, bir diğeri de Şehit Aybüke Yalçın sahaları, bu iki keşif gerek büyüklükleri itibarıyla gerekse jeolojik anlamda Türkiye aramacılık tarihinin en önemli iki keşfidir. Bu, Türkiye’ye bundan sonrası için üretim olarak çok ciddi katkılar sağlayacak. Ayrıca jeolojik araştırmalarda ve yeni keşiflerde bize çok önemli bir ufuk açmış durumda. Bu keşiflerle çok heyecanlıyız. Özellikle Şehit Aybüke Yalçın…. Orada yaptığımız keşif, bugüne kadar Türkiye’de yapılmış en büyük keşif. Henüz rezerv rakamını açıklamak uygun olamayabilir ama çok büyük bir rezervden bahsediyoruz.”
“2. faza ulaştığımızda Türkiye tüketiminin yaklaşık yüzde 25’ini karşılıyor olacağız”
Sakarya Gaz Sahası’nın Ağustos 2020’de keşfedildiğini aktaran Türksoy, “Şu anda faz 1 çalışmalarımızı tamamlamış durumdayız. Faz 1 kapsamında 10 kuyu kazdık. Günlük 10 milyon metreküp, yani Türkiye tüketiminin yaklaşık yüzde 7’sine tekabül eden bir miktarı üretiyor olacağız. 2. fazda ise bu 10 kuyuya 30 kuyu daha ilave edeceğiz ve 40 kuyuyla 40 milyon metreküp üretim yapacağız. Bu 2. faza ulaştığımızda da Türkiye tüketiminin yaklaşık yüzde 25’ini karşılıyor olacağız. Bu 40 milyon metreküpü 2027 sonunda çıkarmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Sosyal medyanın yarattığı kirliliği yine gazetecilik temizleyecek”
Anadolu Ajansı Yayın Koordinatörü Yahya Bostan da sempozyum kapsamındaki ”Yeni Yüzyılda Medya” başlıklı yuvarlak masa tartışma oturumunda, medyanın değişen yapısı, dezenformasyonla mücadelenin önemi ve bu bağlamdaki stratejilere ilişkin sunum yaptı.
Türkiye’nin son 20 yılda medya alanında önemli dönüşümlere sahne olduğunu belirten Bostan, bu değişimlerin bazı olumsuzlukları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Bostan, Türkiye’nin sosyal medyanın en yoğun kullanıldığı ülkelerden biri olması dolayısıyla bu dönüşümden en çok etkilenen ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Sosyal medyanın negatif ve pozitif yanlarını hesaba katarak bir gelecek vizyonu kurulması gerektiğini vurgulayan Bostan, şöyle devam etti:
“Değişen medya ile birlikte çok sesli, çok eğlenceli, çok imkanlı, zengin ve çeşitli bir ortam oluştu. Zaman geçtikçe toplumsal ve güvenlikle ilgili yan etkilerini görmeye başladık. Bilgi bombardımanı, kontrolsüz iletişim, entelektüel derinliğin kaybolması var, gerçek ötesi çağı besleyen, hakikatin zedelendiği bir zemin var sosyal medya üzerinden yürüyen. Çok başımızı ağrıtan, üzerinde düşünmek ve işlem yapmamız gereken dezenformasyon var.”
Medyanın olumsuz etkilerinden birinin de ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve nefret söyleminin artırması olduğuna dikkati çeken Bostan, burada dezenformasyonla mücadelenin öne çıktığını kaydetti.
Türkiye’de ve dünyada bunun için yeni yasalar ve kurumların ortaya çıktığını belirten Bostan, şöyle devam etti:
“Birçok Avrupa ülkesi, Amerika ve Türkiye, bu kontrolsüz alanı regüle etmeye çalışıyor. Türkiye’de geçtiğimiz dönemde Dezenformasyon Yasası çıkarıldı. Çok tartışıldı ama o yasaya karşı çıkanlar şimdi sosyal medyada, dijital ortamda başlarına bir şey geldiğinde ‘Bu Dezenformasyon Yasası var.’ diyebiliyor. Çünkü bu bir gereksinim, korunması gereken bir hak. Ülkeler bu tür adımlar atıyorlar.”
Bostan, yalan haberin ortaya atıldıktan sonra çok hızlı bir şekilde yayıldığını belirterek, yalan haberlerle mücadele için dijital mecralarda hızlı sistemlere öncelik verilmesini önerdi.
Bu kapsamda Anadolu Ajansının da Teyit Hattı’nı kurduğunu anımsatan Bostan, “Türkiye’de başka hiçbir kurumda böyle teyit mekanizması yok. Bunların korunması lazım. Doğrulama çabalarını ödüllendirmemiz lazım. Bunları paylaşmamız lazım. Sosyal medyanın yarattığı kirliliği yine gazetecilik temizleyecek. Bu konuda çalışmamız lazım. Dikkatli olmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Türk devletlerinin de bu alanda ortak adımlar atması gerektiğini söyleyen Bostan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Türk devletlerinin, Türk topluluklarının bence Youtube, Twitter gibi platformlara alternatif bazı yapıları kurmak için düşünmesi gerekiyor. Harekete geçmek lazım. Türk dünyasının bu potansiyele sahip, çok zeki, teknolojiyi çok iyi bilen insanları var. Toplumla iyi iletişim, diyalog kuran insanları var. O yüzden Türk dünyası olarak, oturup biz bunları kuralım, aktif hale getirelim, başkasından etkilenmeyelim hatta onları davet edelim, onlar da gelsin bizim yapılarımızı kullansınlar noktasına gelmeliyiz.”
Sempozyum, panellerin ardından sona ererken, katılımcılar yarın dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’e gidecek.