Ülkede Nevruz Bayramı resmi kutlamaları gece ve gündüz sürelerinin eşit olduğu 21 Mart’ta yapılsa da halk arasındaki kutlama etkinlikleri mart boyunca devam ediyor.
Özbekistan’da aynı zamanda insanları birbirlerine yakınlaştıran ve bir araya getiren bayram özelliği taşıyan Nevruz günlerinde aynı mahallede yaşayan insanlar bir araya gelerek Nevruz yemekleri “kök samsa”, “halim” ve Özbek pilavı ile Nevruz tatlısı sümelek hazırlıyor.
Özbek mahallelerinde yapılan Nevruz şenlikleri kapsamında bir yerde toplanan mahalle sakinleri, Nevruz duasının ardından bayram yemeklerinin hazırlıklarına başlıyor ve gün boyunca, Nevruz’a özel sümelek tatlısı ve bayram yemeklerini hazırlamaya devam ediyor.
Yaklaşık 24 saat boyunca durmadan karıştırılan ve altı yanmasın diye içine birkaç küçük taş veya ceviz atılan tatlının hazırlandığı gece boyunca şenlikler de devam ederken, şarkılar söylenerek halk oyunları icra ediliyor.
Taşkent yakınlarındaki Bektemir Mahallesi sakinleri muhtarlık binası önünde toplanarak Nevruz Bayramı şenliği düzenlerken, bayram için özel yemekler ve sümelek tatlısı hazırladı.
Mahalle sakinlerinden Aziza Rustamova, yaptığı açıklamada, her sene geleneksel olarak muhtarlık binası önünde Nevruz Bayramı şenliklerinin düzenlendiğini kaydederek, bu şenliklere mahallenin tüm sakinlerinin davet edildiğini belirtti.
Rustamova, davetlilere ikram etmek üzere hazırladıkları sümelek tatlısı zahmetli olmasına karşın, çok sayıda mahallelinin katılımıyla yapılmasından dolayı zorluk çekmediklerini, hasret giderdiklerini ve birbirleriyle daha da yakınlaştıklarını aktardı.
Tatlıyı hazırlama sürecinde yer alan kadınların gece boyunca şarkı ve türküler söyleyerek eğlendiğini dile getiren Rustamova, mahalle sakinlerinin tatlıyı hazırlama sürecinde kevgirle karıştırarak dilek tutmak için sıraya girdiklerini anlattı.
Yapımında iyi niyetli insanların yer alması durumunda sümeleğin çok tatlı olacağını ifade eden Rustamova, hazır olan tatlının, gelenek gereği önce mahallenin yaşlı ve hastalarına dağıtılacağını sözlerine ekledi.
Sümelek
Nevruz’a özel yemekler arasında sümelek tatlısının ayrı bir yer tuttuğu Özbek halkı için Nevruz’un sembolü sayılan tatlının yapılışı ritüeller barındırıyor.
Buğday bir tahtaya yayılarak, çimleninceye kadar üzerine 4-5 gün su serpiliyor. Çimler boy gösterdikten sonra kıyma makinesinde çekiliyor. Daha sonra ortaya çıkan karışımın suyla iyice dağılması sağlanıyor ve ardından da sıkılarak nişastalı sıvısı alınıyor.
Yağ konulan büyük kazanlara buğdaydan elde edilen nişastalı su ilave ediliyor ve 16-18 saat boyunca karıştırılıyor. Toplumda saygı gören kadınların öncülüğünde çok sayıda kişi tarafından hazırlanan sümelek tatlısının bulunduğu kazanın altı yanmasın diye içine birkaç ceviz veya taş atılıyor.
Kazanı her karıştıran dilek tutuyor ve dua ediyor. Özbeklerde sümelek karıştırılırken tutulan dilek ve duaların kabul olacağına inanılıyor.
Daha sonra 5-6 saat kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılan ve böylece yaklaşık 24 saatte hazırlanan sümelek, Özbeklerde, her derde deva, hastalıkları iyileştirici, güç ve kuvvet kaynağı sayılıyor.
Sümelek, önce mahallenin yaşlı ve hastalarına, ardından da tüm sakinlerine dağıtılıyor. Kasesinden ceviz veya taş çıkan insanın ise tuttuğu dilek veya duasının kabul edildiğine inanılıyor.
30 meleğin hazırladığına inanılıyor
Özbeklerde “sümelek” tatlısının ortaya çıkışıyla ilgili çeşitli rivayetler bulunuyor.
Bir rivayete göre, bir anne ilkbahar döneminde evinde yiyecek bulamayınca aç kalan ikiz çocuklarını doyurmak için evinde bulduğu çimlenmiş buğdayı alır ve su koyarak kaynatır.
Çocuklarını kazanın içinde bir şeyler olduğuna inandırmak ve kaynadığında ses çıkarması için ise kazana bir avuç taş atar. Gece geç vakte kadar yemek bekleyerek açlıktan yorulan çocuklarını uyutmak isterken, kendisi de uyuyakalır. Uyandığında ise artık sabah olmuştur ve içine çimlenmiş buğdayı attığı kazandan güzel kokular gelir.
Rivayete göre, gece gökten inen 30 melek sabaha kadar kazanı karıştırır ve ortaya “sümelek” çıkar. Bu nedenle yemeğe Farsça’da 30 melek anlamına gelen “sümelek” adı verilir. Bu rivayetin dilden dile göçtüğü, kuşaktan kuşağa geçtiği Özbekistan’da halen ikiz çocuğu dünyaya gelen her aile mutlaka evinde sümelek hazırlayarak, yakınlarına ve komşularına dağıtır.
Diğer bir rivayete göre ise düşmanın kuşattığı bir kalede yiyecek biter. Son çareyi ambardaki çuvalların dibinde kalan bir miktar çimlenmiş buğdayda bulan kale halkı, bu çimlenmiş buğdayları kazanlarda kaynatarak açlığını giderir. Bu yiyecekten güç alan kale halkı, düşmanı yener ve böylece sümelek yapma geleneği ortaya çıkar.