Mustafa Kemal Atatürk’ün, istiklal mücadelesinin başarıyla sona ereceğine, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulacağına inancı tamdı. Ancak milletin gerçek kurtuluşunun eğitim ve bilimden geçtiğini biliyordu.
İşte bu nedenle savaşın en yoğun olduğu dönemde bile “önce eğitim” dedi.
Atatürk, 1921 yılında Ankara Ulus’ta Maarif Kongresi’ni topladı. Kongreye 200’e yakın öğretmen katıldı. Atatürk için Maarif Kongresi’nin toplanması, cephe gerisinde milli ve manevi ruhun yüksek tutulması kadar önemliydi.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Sezer Arığ’a göre, Sakarya Muharebesi öncesi Ankara’da böyle bir kongrenin toplanması maarife verilen önemi gösteriyor ve bu ihtiyaç, bu alandaki ihtiyacı gidermek amacıyla oluşturuldu.
Burada misakı maarif olarak bilinen ‘eğitim yemini’ diye ifade edilebilecek bir karar alındığını vurgulayan Arığ, bu kararın gençlere nasıl bir eğitim verileceğinin esaslarını belirlediğini aktardı.
Her alanda pek çok okul açıldı
Öğretmen yetiştirilmesi ve eğitimi, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte en çok önem verilen konulardan biri oldu. Yıllar içinde her alanda pek çok okul açıldı.
Genç Cumhuriyete öğretmen yetiştirecek yerlerden biri de 1924’te Ankara Cebeci’de kurulan Musiki Muallim Mektebi’ydi. Bu mektep, milli musikiyi işlemek, yükseltmek ve yaymak amacıyla açıkladı.
Yeni alfabeyi öğretmek için büyük seferberlik
1 Kasım 1928’de, okuma yazmanın yaygınlaşması amacıyla Latin Alfabesine geçildi. Atatürk’ün ifadesiyle “cumhuriyetin fedakar öğretmenleri”, topluma yeni alfabeyi öğretmek için büyük bir seferberlik sergiledi.
Bu alfabenin büyük ölçüde kurslarda öğretildiğini, özellikle eğitim ordusunun bu konuya öncülük ettiğini belirten Arığ, “Bilenler, öğrenenler bilmeyenlere heyecanla anlatıp öğretiyorlar. Dalga dalga bütün yurda dağılıyor bu heyecan. Millet mekteplerinde bu alfabe öğretiliyor ve mille millet mektepleri gerçekten Osmanlıcayla birlikte yeni Türk alfabesini gazetelerde de bu yayınlar yapılacaktır. O kurslarla okuma yazma oranın artırılması sağlanıyor.” dedi.
Atatürk’e başöğretmenlik unvanı verildi
Bunun için Atatürk, kara tahtanın başına geçti. Köy, kasaba, şehir demeden yeni alfabeyi tanıttı.
Ülkeyi kalkındıracak öğretmenlerin eğitimine bu denli önem veren Atatürk’e 24 Kasım 1928’de başöğretmenlik unvanı verildi.
24 Kasım Öğretmenler Günü, Büyük Önderin doğumunun 100’üncü yılı olan 1981’den itibaren yurdun dört bir yanında kutlanmaya başlandı.